Atatürk’ün okuduğu okullar bugün bile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal’in çocukluğunu anlamamıza ve çocukluk döneminde yaptıklarına bakmamıza yardımcı olmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün okuduğu okullar sırasıyla şöyledir:
- Mahalle Mektebi (Selanik) 1887
- Şemsi Efendi Okulu (Selanik) 1887
- Selanik Mülkiye Rüştiyesi ( Selanik)
- Selanik Askeri Rüştiyesi (Selanik) 1893-1895
- Manastır Askeri İdadisi (Makedonya) 1895-1899
- Harp Okulu (İstanbul) 13 Mart 1899-10 Şubat 1902
- Harp Akademisi (İstanbul) 1902-11 Ocak 1905
İçerik Haritası
Atatürk’ün Çocukluk Dönemi
Atatürk Rumî 1296 (1881) yılında Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Efendi çiftinin çocuğu olarak Selanik’te Kasımiye Mahallesi, Islahhane Caddesinde bulunan şimdileri Türkiye Konsolosluğunun bir parçası ve müze olarak kullanılan evde doğmuştur. Atatürk öğrenim çağına geldiği zaman ebeveynleri arasında hangi okulda okuyacağı konusunda bir tartışma baş göstermiştir. Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım çocuğunun geleneksel eğitim veren Mahalle Mektebine, Ali Rıza Efendi ise çocuğunun daha modern usullülerle eğitim veren yeni açılmış Şemsi Efendi Mektebine gitmesini istemektedir.
Atatürk’ün Okuduğu Okullar
Mahalle Mektebi
Zübeyde Hanım’dan daha “yenilikçi” bir kafa yapısına sahip olan Ali Rıza Efendi “Adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır. Başka çaresi yoktur” diye nasihat etmiş, Atatürk’ün dersleriyle yakından ilgilenmiştir. Ali Rıza Efendi okul konusundaki bu fikir ayrılığını çözmek adına Atatürk’ü önce Mahalle Mektebine, bir kaç gün sonra Atatürk’ü buradan alarak Şemsi Efendi Mektebine kaydettirmiştir. Böylece Zübeyde Hanım’ın gönlünü almıştır.
Atatürk’ün 1922’de yaptığı konuşmada gençlik döneminde bu olaylara ithafen “Çocukluğuma dair ilk hatırladığım şey, mektebe girmek meselesine aittir. Bundan dolayı annemle babam arasında şiddetli bir mücadele vardı. Annem, ilahilerle mektebe başlamamı ve mahalle mektebine gitmemi istiyordu. Rüsumatta memur olan babam, o zaman yeni açılan Şemsi Efendi’nin mektebine devam etmeme ve yeni usul üzerine okumama taraftardı. Nihayet babam işi mahirane bir surette halletti: Evvela merasim-i mu’tade (mutad merasim) ile mahalle mektebine başladım. Bu suretle annemin gönlü yapılmış oldu. Birkaç gün sonra da Mahalle Mektebi’nden çıktım. Şemsi Efendi’nin Mektebine kaydedildim.” demiştir. Aynı zamanda Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’ın hatıralarında da “Abisinin Mahalle Mektebinde memnun olmamasından ötürü babasının oradan alıp Şemsi Efendi Mektebine yazdırdığı” yazar.
Şemsi Efendi Mektebi
Ali Rıza Efendi’nin istediği okula yerleşen Atatürk’ün okuduğu okullar arasında Şemsi Efendi Mektebinin kişiliğinde ve düşüncelerinde önemli etkileri olduğu kesindir. Şemsi Efendi Mektebi o yıllarda Usul-i cedide (Yeni Usul) olarak açılmış bir eğitim kurumuydu ve Usul-i cedide eğitim ve kültür alanlarında çağın gerisinde kalmanın sebeplerini belirlemek ve buna uygun çözümler üretmek amacını güden bir yaklaşım izleyerek ilk olarak başkent İstanbul arkasından da Selanik’te göreve başlamıştır.
Şemsi Efendi bu dönemlerde çıkan Usul-i cedide’nin kurucularından ve ilk öğretmenlerindendir. Atatürk’ün de ilk öğretmeni olan Şemsi Efendi döneminden farklı olarak öğretmen masası, sıra, kara tahta, tebeşir, silgi gibi araçları da kullanmaktaydı. Şemsi Efendi öğrencilerinin disiplinli olmasına çok özen gösterir ve bunun için yine o dönemden farklı usuller ile bunu uygulardı. Öğrencilerin öğretmenlerine rastladığı zaman kaldırım kenarında asker gibi selam vermelerini isterdi. Öğrencilerin daha fazla bilgi ve tecrübe edinmesi için okul dışına da geziler düzenlemekteydi.
Şemsi Efendi Mektebi döneminin kentinde, diğer Sübyan mekteplerinden çok daha gelişmiş ve kentin en sevilen mektebi idi. Şemsi Efendi Mektebi 1890’da Atatürk 3. sınıfa giderken Fevziye Mektebi ile birleşti ve 8 yıllık bir rüştiye öğrenimine döndü. Ali Rıza Efendi’nin ölümü (28 Kasım 1893) üzerine Mustafa’nın 6. sınıfa giderken öğrenim hayatına ara verilmiştir.
Atatürk’ün Gençlik Dönemi
Ali Rıza Efendi’nin ölümü üzerine Zübeyde Hanım çocukları ile kardeşinin Langaza’daki çiftliğine gitmesiyle Atatürk’ün okuduğu okullar arasında önemli bir yere sahip olan ve Atatürk’ün düşünce yapısında önemli olan bir etkisi olan Şemsi Efendi Mektebindeki öğrenimi durdu. Atatürk bir süre Langaza’daki çiftlikte dayısı Hüseyin Ağa ile birlikte çalışmaya başladı. Bakla tarlasında bekçilik yaptı, el işlerini geliştirdi ve doğayla iç içe oldu. Atatürk’ü burada bulunan Rum Kilise Okulu’na yollamayı düşünseler de kendisi buna karşı çıkmıştır. Öğrenme arzusu ile yetişen küçük Atatürk bulunduğu durumun imkansızlıklarından bunaldığı belli olduğu için Zübeyde Hanım’ın da onayıyla teyzesinin yanına, Selanik’e gitmiştir. Böylece çiftlikte geçirdiği yaklaşık 5 aylık süreçten sonra Selanik’e giden Atatürk, Mülkiye Rüştiyesinde eğitim hayatına tekrardan başladı.
Selanik Mülkiye Rüştiyesi
Selanik Mülkiye Rüştiyesi, belki de Atatürk’ün okuduğu okullar arasında en kısa eğitim gördüğü okuldur. Atatürk’ün haksızlığa boyun eğmemesi ve disiplinsiz davranışları nedeniyle öğretmeni Hüseyin Efendi (Kaymak Hafız) tarafından dövülmesi, Atatürk’ün büyükannesi Ayşe Hanım’ın bu olayı gururuna yedirememesi ve Atatürk’ü okuldan almasıyla sonuçlanmıştır.
Selanik Askeri Rüştiyesi
Askerliğe küçüklüğünden beridir ilgili olan Atatürk, hatıralarında bahsettiği üzere Askeri Rüştiyeye giden komşularının çocuğu onun asker olma hayallerini kamçılıyordu. Zübeyde Hanım, Atatürk’ün askeri okula gitmesini istemiyordu. Bunun üzerine Atatürk annesi Zübeyde Hanım’dan gizli şekilde Selanik Askeri Rüştiyesinin sınavlarına girerek başarılı olmuş ve buradaki eğitim hayatı başlamıştır.
Faik Reşit Unat, “Mustafa’nın sınavda gösterdiği başarıdan dolayı, dört yıllık okulun üçüncü sınıfına alındığını, bu tarihin de 1894 Temmuz-Ağustos ayları olması gerektiğini” söylemektedir. Faik Reşit Unat’ın bu söylemi, Atatürk’ün Selanik Askeri Rüştiyesinin dördüncü sınıf notlarını gösteren defterin 1895 tarihli olması da bu söylemi kanıtlar niteliktedir. Selanik Askeri Rüştiyesinde dokuzunun 45, ikisinin de 20 puan olduğu toplam on bir adet ders vardır, derslerin toplamı 445 puan etmektedir.
Kara Harp Okulu arşivinde 13 numaralı defterine göre Atatürk, Selanik Askerî Rüştiyesi dördüncü sınıfı sırasında okuduğu derslerden on adet dersin tamamından tam, bir adet dersten ise 2 puan eksik almıştır (Mantık (45), Hesap (45), Usul-i Defterî (45), Hendese (45), Coğrafya (45), Tarih-i İslâm (43), Kavaid-i Osmaniye (45), Fransızca (45), İmlâ-yı Türkî (45), Hatt-ı Fransevî (20), Resim (20). Atatürk Selanik Askeri Rüştiyesini 443 puanla sınıfını 4. olarak olarak tamamlamıştır. Atatürk’ün okuduğu okullar arasındaki Selanik Askeri Rüştiyesinin bir başka önemi ise, Atatürk’ün burada “Kemal” adını almasıdır. Matematik öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey ona anlamı “mükemmellik, olgunluk” olan “Kemal” adını vermiştir. Atatürk, Selanik Askeri Rüştiyesinden 15 yaşında 1896 yılında sınıfının dördüncüsü olarak mezun olmuştur.
Manastır Askeri İdadisi
Atatürk, Selanik’te tatilinden sonra tren ile birlikte günümüzde Makedonya’da bulunan Manastır’a yolculuk etti. Manastır Askeri İdadisinin yatılı ve üstün dereceli bir okul olmasına rağmen Atatürk kısa sürede buradaki öğrenim hayatına alışmıştır. Manastır Askeri İdadisinin Atatürk’ün okuduğu okullar arasında önemli bir yere sahip olmasının nedeni Ömer Naci ile tanışmasıydı. Ömer Naci, Atatürk’e hem edebiyat hemde şiir aşkı aşılamıştır.
Atatürk 14 Eylül 1931’de yaptığı açıklamada “Şair Mehmet Emin Yurdakul’un ilk kez Manastır Askerî İdadîsinde öğrenciyken okuduğum ‘Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur.’ dizeleriyle başlayan manzumesinde bana ulusal benliğimin gururunu tattıran ilk anlatımı bulmuştum…” demiştir. Manastır Askeri İdadisinde Atatürk’ün fikirleri vatan ve bayrak üzerine şekillenmiştir. Tarih öğretmeni Mehmet Tevfik Bey’in sayesinde Fransız İhtilali’nin temel ilkesi olan hürriyet kavramı ile burada tanışmıştır. Üstün tarih bilgisi ve bilincinin oluşmasında da Mehmet Tevfik Bey’in izi vardır. Atatürk Manastır’da okumaya başlamasıyla “ailesinden uzak” yaşama ilk adımı atmıştır.
Atatürk’ün Manastır Askeri İdadisinde ki ikinci ve üçüncü sınıf derslerinde ki başarısı şöyleydi: İkinci sınıfta 52 arkadaşı arasından 238 puan alarak [Müsellesat (45), Hendese (45), Tarih-i Umumî (45), Kitâbet (44), Fransızca (44), Resim (20), Tarama (20), Jimnastik (20)] üçüncü olarak sınıfı geçmiş. Üçüncü sınıfta 54 arkadaşının arasından 420 tam puan alarak [Makine (45), Kozmoğrafya (45), Tarih-i Umumî (45), Tarih-i Osmanî (45), Kitâbet (45), Mantık (45), Akaid (45), Fransızca (45), Resim (20), Tarama (20), Cimnastik (20).] kendisiyle aynı puana sahip Ahmet Tevfik’in arkasından ikinci sırayla üçüncü sınıfını tamamlamıştır. Atatürk, hatıralarında Manastır Askeri İdadisi hakkında “İdadide iken muannidane (inatla) bir surette çalışıyordum. Sınıfta birinci, ikinci olmak için hepimizde şiddetli bir gayret vardı. Nihayet İdadiyi bitirdim.” demiştir.
Atatürk’ün Yetişkinlik Dönemi
Harp Okulu
Selanik tatilini tamamlayan Atatürk, bütün çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği Makedonya’dan ayrılmak üzere Selanik’ten vapura biner ve İstanbul’a yolculuk eder. Atatürk Harp Okulunda 1315 tarihli Duhullülere Mahsus Künye Defteri’ne “Selanik’te Koca Kasım Paşa Mahalleli Gümrük Memurlarından müteveffa Ali Rıza Efendi’nin mahdumu uzun boylu, beyaz benizli, Mustafa Kemal Efendi Selanik 96” olarak kaydedilmiştir.
Atatürk’ün Harp Okulundaki öğretmeni, İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak gibi birçok ünlü komutanı yetiştirmiştir olan Mustafa Zeki Paşa’dır. Kendisi vatana faydalı, bilgili, vatanperver subaylar yetiştirmek için çaba gösteren, Harp Okulunda 22 yıl görev yaparak en uzun süreli görev yapan okul komutanı olmuştur. Atatürk’ün okuduğu okullar arasında önemli bir yere sahip olmasının nedenlerinden birini Colmar von der Goltz Paşa’nın o dönem “askeri okullar müfettişi” olması ve Esat Paşa’nın “ders nazırı” olması ile o dönem Harp Okulu, Alman, Fransız, Belçika gibi harp okullarının derslerini tektik ederek yeni bir okul programı oluşturulması olarak sayabiliriz. Bu belki de başta Atatürk olmak üzere o dönem Harp Okuluna yeni giren bütün öğrenciler için en önemli olaydır.
Atatürk Harp Okulunda sınıf arkadaşlarını geçerek sınıfının çavuşu oldu ve bir süre sonra Ali Fuat Cebesoy ve Asım Gündüz ile tanıştı. Atatürk Harp Okulunda birinci ve ikinci sınıflarda başarısı şu şekildeydi: Piyade sınıfında 610 arkadaşı arasından 484 puan alarak dokuzuncu olmuş ve ikinci sınıfa geçmiştir. İkinci sınıfta, yine piyade sınıfında 445 arasından toplam 522 puan alarak on birinci olmuş ve üçüncü sınıfa geçmiştir. Atatürk ikinci ve üçüncü sınıflarda dersleri ile daha çok ilgilenmeye başladı çünkü Harp Okulunda dereceye girmek önemliydi. Kurmay sınıfına ayrılmak okulda üstün başarı göstermekle mümkündü. Üçüncü sınıfta 459 öğrenci arasından sekizinci olarak tamamladı ve kurmaylığa hak kazandı.
Harp Akademisi
Atatürk’ün okuduğu okullar arasında Harp Akademisi son durağı olacaktı. Atatürk 1902 tarihinde teğmen olarak Harp Akademisinde öğrenimine başladı. Harp Akademisinde öğretmenleri seçkin, bilgili, dil bilen insanlardan oluşuyordu. Asım Gündüz’e göre Atatürk Fransızcasını ilerletmek için Fransız bir öğretmenden eğitim almıştır.
Atatürk bu Harp Akademisinde okurken onun niteliğini ve yeteneğini gören Nizami Paşa, Atatürk’ün mahcup şekilde kendisini dinlerken “Mustafa Kemal Efendi oğlum görüyorum ki, İsmail Fazıl Paşa seni takdir etmek hususunda yanılmamış. Şimdi ben de onunla hemfikirim. Sen bizler gibi yalnız erkân-ı harb zabiti olarak normal hayata atılmayacaksın. Keskin zekân ve yüksek kabiliyetin memleketin geleceği üzere müessir olacaktır. Bu sözlerimi bir kompliman olarak alma, sende memleketin başına gelen büyük adamların daha gençliklerinde gösterdikleri müstesna kabiliyet ve zekâ emareleri görmekteyim. İnşallah yanılmamış olurum.” demiştir.
Atatürk siyasi düşüncelerinin Harp Akademisinde şekillendiğini ve olgunlaşmaya başladığını söylemiştir. Memleketteki yanlışların insanlar tarafından bilinmesini isteyen Atatürk, arkadaşları ile el yazısı ile gazete çıkartmaya başladı. Gazete az kullanılan bir dershanede hazırlanıyor ve elden ele dolaştırılıyordu. Atatürk bu durum hakkında “Binlerce kişiden ibaret olan Harbiye talebesine bu keşfimizi (memleketin idaresinde ve siyasetinde fenalıklar olduğu konusundaki keşfi) anlatmak hevesine düştük. Mektepte el yazısıyla bir gazete tesis ettik. Sınıf dâhilinde ufak teşkilatımız vardı. Ben heyet-i idareye dâhildim. Gazetenin yazılarını ekseriyetle ben yazıyordum.” demiştir.
Bu durum kısa sürede Mektepler Nazırı Zülüflü İsmail Paşa tarafından öğrenildi ve öğrenciler gazeteyi yazarken suçüstü yakalandı. Zülüflü İsmail Paşa bu konuda cezai işlem uygulamadı, sert bir dille öğrencileri uyardı. Bunun üzerine gazeteyi tuttukları bir evde yazmaya devam ettiler lâkin bir muhbir tarafından ihbar edildiler. Tutuklandılar ve askerlik mesleklerine devam edebildiler ancak bir kaç ay hapis cezası aldıktan sonra serbest bırakıldılar. Atatürk, 1905’te üç yıllık notlarının toplamına göre akademiyi beşinci olarak bitirdi.
Böylece Atatürk’ün okuduğu okullarda yolculuğu tamamlanmış ve eğitim hayatı sonlanmıştır. Atatürk Harp Akademisinden mezun olduktan sonra padişahlık rejimine karşı düşünceleri şüphe çekmiş ve bir kaç ay tutuklu kalmıştır. Daha sonra bir nevi sürgün olarak 5 Şubat 1905 tarihinde Suriye bölgesine, Şam’a atandı. Atatürk’ün okuduğu okullarda yaptıkları hep dikkat çekmiş ve kendisi yeri gelince haksızlığa susmadığı için dayak yemiş, yeri gelmiş rejime karşı geldiği düşüncesi ile tutuklanmıştı. Atatürk’ün okuduğu okullarda ileriki dönemlerde kendisine pek çok dostluk ve yoldaşlık edecek arkadaşları olmuştur. Ahmet Tevfik, Mustafa Nuri (Conker), Lütfi Müfit (Özdeş), Ali Fuat (Cebesoy), Arif (Ayıcı), Hayri (Tırnovacık), Kazım (Karabekir), Ömer Naci, İsmail Hakkı (Pars), Kazım (İnanç), Kazım (Özalp), Ali Fethi (Okyar) bunların başında gelir.
“Bana insan üstü bir doğuş yakıştırmaya kalkışmayınız; doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmemdir.”
Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak
- ATATÜRK ANSİKLOPEDİSİ, “Atatürk’ün Eğitim ve Öğretim Gördüğü Kurumlar”, Ali GÜLER
- A. Ü. TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ DERGİSİ SAYI 31 (Erzurum 2006), “Atatürk’ün Doğumu ve Çocukluk Dönemi”, Alaatin UCA
- MİLLİ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ KARA HARP OKULU, “Atatürk’ün Öğrenim Hayatı“
- CEBESOY, A. F., “Sınıf Arkadaşım Atatürk, Okul ve Genç Subaylık Anıları”, İstanbul 1967.
- ÇAM, Y., “Atatürk’ün Okuduğu Dönemde Askerî Okullar Rüştiye-İdadi-Harbiye (1892-1902)”, Ankara 1991.
- UNAT, F. R., “Atatürk’ün Öğrencilik Hayatına Ait Bazı Notlar”, Devrim Gençliği Dergisi, S 17, Kasım 1953, s.10-11.
- ÜNAL, T., “Harp Okulu Tarihi ve Mustafa Kemal”, Türk Kültürü Dergisi, S 25, Kasım 1964, s.32-40.
- Tarihte.net – Atatürk’ün Okuduğu Okullar, Talha Aygün